16 Ağustos 2013 Cuma

Göz görmeyince de gönül katlanamıyormuş, böyle gönül olmaz olsun...

Önce yakın zamanda vuku bulan bi olaydan bahsetmek isterim çünkü benim için oldukça olağan dışı bi durumdu. Ben genelde birini sürekli görmedikçe hislerim yitip gider. Bu bi tek kişi için geçerli olmamıştı o da şuan konumuz değil. Konumuz birini hiç görmeden bi şeyler hissetmek ve görüşmediğin halde hislerin yitmeyip daha da çoğalması durumu.
Okurken saçmalığı kendini hissettirdi zaten. Bilmiyorum sanal aşklara ne kadar inanılır ama tanışma sitelerinin çokluğuna bakılırsa inanan bi kesim var. E talep yoksa öyle siteler niye açık dursun değil mi şimdi ayak yapmaya gerek yok. Tabi daha bu gencecik yaşımla gidip öyle bi siteye üye olmadım sakin olalım. Bu anonimlerle muhabbet edilen bi site var ya adını artık ağzıma bile almak istemiyorum (ama hala giriyorum onu çok şey yapmayalım). Neyse işte çok boş bi insan olduğumdan şu aralar orda takılıyordum. Bana yazıyorlar konuşuyoruz insan çeşitleri tanıyorum güzel falan derken altta böyle diğer üyeler çıkıyor lan dedim bi de ben anonim olayım ne olacak. Orda böyle yakışıklı görünen bi tipi açtım bio bölümü var orda, bi şarkı linki yazmış, açtım dinledim ama ne şarkı. Yazının sonunda paylaşırım. Çok hoş bi şarkıydı işte şarkıdan girip muhabbet etmeye başladık falan. Ben tabi hani dalga geçme peşindeydim en başta ama çocuk ilgimi de çekmeye başladı konuştuk konuştuk... Artık çıkması gerekti link istedi bende şimdi sürekli burada takılan asosyal bi tip izlenimi yaratmamak için twitter linkimi atmayı yeğledim (sürekli tweet atıyor olmanın asosyallikten çok uzak bi yanı varmış gibi). Bu sefer oradan birbirimize dm atmaya başladık.
Şimdi devamını getirmeden önce erkekler bazen size neden yaptığınızı anlamadığınız şeyler yaptırabiliyor. Hatta ne yaptığınızı fark etmiyorsunuz bile onlara dikkat edin derim ben cinli onlar. Aynen işte böyle farkında olmadan ikinci gün mü yoksa aynı gece mi hatırlamıyorum numara verme işine giriştik. Ama ben anlamadım nasıl oldu ne ara istedi ben verdim normalde prensibimdir asla yapmadığım şeydir, namusum gibi korurum telefon numaramı çok salakça niye bilmiyorum. Sanki ne var beğenmedin mi engellersin değil mi? Neyse whatsapptan konuşmaya başladık bu sefer. Çocukta böyle bi sürekli sevgi sözcükleri söyleme durumu oluştu. Çocuk demeyelim adına Turuncu diyelim. Saçları turuncuya yakın bi şeydi ya da bi şeymiş fotoğraflardan yola çıkarsak alakası yok.
Ben yaşadığım belirli olaylardan dolayı kimseye güvenemiyorum, güvenmek istiyorum ama işte bi korku oluyor hep ya bana karşı dürüst değilse diye. Ki bana kalırsa güvenip sonradan dürüst olmadığını öğrenmek, güvenmekten korkup bi yandan deli gibi ne olur doğru olsun demekten daha az küçük düşürücü bi şey. Kendi kendime küçük düşmek benim için daha zarar verici bi şey çünkü. Her neyse, sevgili Turuncu böyle bi yakınlıklar gösteriyor sürekli bi senden çok hoşlandım demeler. Hadi be kızım dedim bi kere risk al (sanal bi sevgili için risk alıyor bile olsan al lan ne olucak) bi şey kaybetmezsin dedim. Çünkü ben de çok hoşlanmıştım konuşmaktan inanılmaz zevk alıyordum ki topu topu 4-5 saat uyuyup geri kalanında konuşuyorduk. Birbirimize fotoğraflar yolladık vs. kendisi İstanbul'daydı. Ben İzmir'de yaşıyorum. Mesafeler önemli değil ama öyle hissediyorum ki bi çok kez yanımda olup öylece duranlardan daha çok yanımda gibi.
Beni her anlamda geliştiriyordu ne bileyim yeni bi şeyler öğreniyordum onunla konuşurken. Tabi bunlar taş çatlasın 1 ay içinde oluyordu belki daha az. Kendime itiraf edemesem de (hala itiraf etmek istemesem de) anneme İstanbul'a gitme fikri ortaya attım ve evet tamam ONUN İÇİN GİTMEK İSTEDİM. Ayarladık gideceğiz, Turuncu'ya söyledim çok heyecanlıyız falan. Bi haftadan az kala gelmeme bi gariplikler olmaya başladı. Sürekli yalan söylediğini hissediyordum böyle bi ortadan kaybolmalar bi şeyler. Bi gün yine o malum anonimlerle muhabbet sitesindeydim bakayım giriyor mu diye bi kontrol etmek istedim. Baktım açık, net yani hayvan gibi açık orda görüyorum. Sordum ne yapıyorsun diye bilgisayardayım öyle takılıyorum dedi. He tamam yalan söylemiyor diye sevinirken "kapattım şimdi" diye bi mesaj geldi. Baktım hala açık mı evet açık. Bende oyun oynamayı pek severim aklıma sıçayım çoğu ilişkimin de bitme sebebi ama akıllanır mıyım? YOO. Yazdım o siteden işte adım Eylül falan diyorum, bu ben miyim acaba diye sorguladı salağa yattım. Kim o dedim kız arkadaşım dedi. Ben yine tam yumuşadım iyi bari diye bu salak link istemez mi vermiyorum dedim çıktım. Bu sefer direk saldırdım niye yalan söylüyorsun diye. Bu olaydan sonra bayağı bi zedelendi zaten.
Bu seferki oyunumda kendimi suçlamama gerek yok zaten sevgili Turuncu doğuştan yalancıymış. Buna rağmen ilişki devam etti ama güven ortamı sarsılmıştı bi kere. Twitterdan kızlarla mentionlaşmalar falan ben soğukkanlılığımı (nasıl olduysa??) bi süre korudum. Deliyim ben bayağı paranoyağım çünkü öldürürüm yani hiç çekinmem ama salak Turuncu'yu nedensiz bi şekilde de seviyorum. Böyle kocasının aldattığını bilerek evde oturup bekleyen kadınlar gibi hissediyorum kendimi. Neyse bi gece böyle ayrıldık, 5 dakika sonra ben işte ayrılmak istemiyorum bilmem diye romantizm yüklü bi ağıt yaktım (böyle şeyler de hiç yapmam ayrıldıysa ayrıldı gebersin pislik der arkama bile bakmam). Bu sefer ne oldu da böyle davrandım bilmiyorum, Turuncu öyle özel biri de değildi ama sanki bu yoldan geçmeliydim, ilişkiyi sürdürmek için çaba sarf eden taraf olmalıymışım demek. Gece çok sevgi dolu şeyler söyledik birbirimize. Ben uyudum o yine benden sonra uyumuş tabi whatsapp last seeni sağolsun. İki gün hiç mesaj atmadı. Görüyorum twitterda gayet mutlu böyle sevgilisi yokmuş havalarınla tweetler. Yine ben nasıl oldu da iki gün dayandım bilmiyorum. En sonunda "hayırdır Turuncu bey nasılsınız iyi misiniz hayat nasıl" diye bi sordum. O da işte artık şevkim yok bilmem ne bıdı bıdı diye bi şeyler söyledi. O klasik cümleyi de kurdu ağzına sıçayım senin Turuncu; "arkadaş kalmayı çok isterim." He tamam ben de dedim. Ama iki gün sonra İstanbul'dayım ve görmek istediğim kişi o.
Arkadaşça sohbete devam ettik. İstanbul'a geldim yine de buluşalım dedi eyvallah dedim. İstanbul'a her sene iki kere falan giderim, çok da severim ama hiç bilmem İstanbul'u. Önce annemin arkadaşının evinde kaldık daha sonra her yere çok uzak diye bi otele geçtik. Buluşacağız da bi rahat ver nereye ne kadar uzak öğreneyim değil mi? Sen hiçbi yer bilmiyorsun böyle olmaz buluşmayalım demez mi? Bilmiyorum yani hayatımda bi çok kez çok ÇOK büyük hayal kırıklığına uğradım bu onlardan fazla değildi ama yine de üzüldüm. Sinirlendim sildim her yerden bastım engeli. Yine acıyı ben çektim her zamanki son.
Bilmiyorum neden bu kadar görmek istedim. İlk defa birini hiç görmeden bu kadar sevdim ki benim için olanaksız bi şeydi. Ne kadar aşık olursam olayım uzun süre görmediysem bi şekilde etkisi azalır. Şimdi bunun etkisi hala azalmadı, sağ olasın Turuncu... Yani, 19-20 saatimi sürekli konuşarak geçirdiğim birinin yokluğu nasıl olsun da fark edilmesin. Mesajlaşırken hissettiğim o duygu yoğunluğunu görünce de hissedecek miydim? HOFF hala merak ediyorum, İzmir'e geldim görüşelim dese hayır demem o kadar düşünmüyorum benim küçük düşmem ne olacak diye.
Bu arada bi kaç kere gizli numaradan arayıp sapıklık yaptım ki bu da hiç yapmadığım bi şeydi. Herkese tavsiye ederim... Güzel bi korkutma yöntemi arayın sürekli ve hiç konuşmayın. En sonunda gerçi yine çok hoş bi şarkı dinlettim. Eşek herif iyi müzikten anlıyordu, sonuna kadar dinleyip sonra kapattı.
Oldu o zaman, kendinize göre bi mesaj alın, şu şarkıları da dinleyip gidin buradan :(
 
Aşık olunası o şarkı;
 
Kendimle sapıklık yapma işlerime karıştırdığım o şarkı;
 
Ve kapanış...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder